وَ بَابُ فَاعَلَ يَكُونُ لِلْمُشَارَكَةِ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ، نَحْوُ؛ نَاضَلْتُهُ إِلاَّ قَلِيلاً، نَحْوُ؛ طَارَقْتُ النَّعْلَ وَ عَاقَبْتُ اللِّصَّ. وَ بَابُ تَفَاعَلَ اَيْضًا يَكُونُ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ فَصَاعِدًا، نَحْوُ؛ تَدَافَعَ زُيْدٌ وَ عَمْرٌو، وَ تَصَالَحَ الْقَوْمُ. وَ قَدْ يَكُونُ لِاِظْهَارِ مَا لَيْسَ فِي الْبَاطِنِ، نَحْوُ؛ تَمَارَضْتُ اَىْ اَظْهَرْتُ الْمَرَضَ وَ لَيْسَ لِى مَرَضٌ.
وَ بَابُ فَاعَلَ ve faâle babı yani sülasi mezid rübailerin 3.sü mufa’âle babı; يَكُونُ لِلْمُشَارَكَةِ bu babın binası müşareket için olur, بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ iki kişi veya iki nesne arasında. نَحْوُ؛ buna misal; نَاضَلْتُهُ إِلاَّ قَلِيلاً “onun ile az biraz ok atışı yaptım” terkibindeki نَاضَلَ fiili karşılıklı ok attı manasındadır. نَحْوُ؛ bir diğer misal şöyledir; طَارَقْتُ النَّعْلَ “Na’leyi yani nalını (takunyayı) kırdım” terkibinde ise طَارَقَ fiili müşareket için olmadı, bazen olmaya da bilir. وَ عَاقَبْتُ اللِّصَّ ve “Hırsızı cezalandırdım” gördüğümüz gibi عَاقَبَ fiili yine müşareket ifade etmedi. Bir müşareket misali; كَاتَبَ زَيْدٌ عَمْرًا “Zeyd, Amr ile yazıştı” yani bir Amr yazdı bir Zeyd yazdı. Müşareket mevcuttur. وَ بَابُ تَفَاعَلَ tefa’âle yani تَفَاعُلْ babı ise, اَيْضًا bir öncekisiyle yani mufa’âle babıyla aynıdır, يَكُونُ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ müşareketliği iki şey arasında olur, فَ bu iki şey ile beraber, صَاعِدًا üç ve üçten fazla, grup, kavim, millet gibi topluluklar arasında da olur. نَحْوُ buna misal şöyledir; تَدَافَعَ زُيْدٌ وَ عَمْرٌو “Zeyd ve Amr birbirlerini def’ ettiler” terkibindeki تَدَافَعَ fiili müşareket ifade eden bir fiildir. وَ ve çokluğa müşareket ise; تَصَالَحَ الْقَوْمُ “Kavim uzlaştı” yani içlerindeki topluluklar birbirleriyle uzlaştı. وَ قَدْ يَكُونُ bu tefa’ûl babı bazen olur, لِاِظْهَارِ açığa çıkarmak için, مَا لَيْسَ فِي الْبَاطِنِ batında, gizlide olmayan şeyi aslı فِي الْحَقِيقَةِ hakikatte olmayan şeyi açığa çıkarır, نَحْوُ؛ buna misal şöyledir; تَمَارَضْتُ “temaruz ettim, yani hasta olmadığım halde hasta gibi davrandım” terkibi, اَىْ yani, اَظْهَرْتُ الْمَرَضَ hastalığı açığa çıkardım, وَ لَيْسَ لِى مَرَضٌ bende hastalık olmadığı halde.
Metnin Toplu Manası; Tefa’ûl ve Mufa’âle bablarının binası iki veya daha fazla şeyin müşareket içerisinde olduğunu bildirmek üzere kurulurlar. Mufa’âle babından müşarekete misal olarak نَاضَلْتُهُ إِلاَّ قَلِيلاً “Onun ile az süre ok atıştım” terkibi verilebilir. Orijinal metindeki diğer misaller müşareket ifade etmezler. ضَارَبَ زَيْدٌ عَمْرًا “Zeyd, Amr ile dövüştü” terkibinde ise ضَارَبَ müşareket ifade eden bir fiildir. Tefa’ûl babından müşarekete misal olarak تَدَافَعَ زُيْدٌ وَ عَمْرٌو “Zeyd ve Amr birbirlerini def’ ettiler” terkibindeki تَدَافَعَ ve çok sayıda kişiler için müşarekete misal olarak تَصَالَحَ الْقَوْمُ “kavm uzlaştı” terkibindeki تَصَالَحَ fiilleri müşareket ifade ederler. Bu tefa’ûl babı aynı zamanda hakikatte olmayan bir şeyi açığa çıkartmak için amel eder. Buna misal; تَمَارَضْتُ “temaruz ettim” yani bile bile hasta göründüm. Yani bende hastalık olmadığı halde kendimi hasta gibi gösterdim.
Not: Tefa’ûl babının bir özelliği olmayan şeyi oldu göstermektir yukarıda yazıldığı gibi. Buna en bilinen misal تَجَاهَلَ زَيْدٌ “Zeyd cahil gibi göründü” aslında cahil değildir. Halk arasında tecahül-i arif dediğimiz sanat budur. Diğer misal; Askerde iken bazı kimseler hasta olmadıkları halde revire giderlerdi ve temaruzen oraya gittikleri bilinirdi. İşten güçten kaytarmak ve rapor almak için yalandan hasta numarası yaparlardı.
Not 2: Burada mufa’âle babının bir kişi üzerindeki müşareketini söylemedik. Musannıf zikretmemiş. Ama Bina kitabında tek kişiye müşareket mufa’âle babından şöyle gerçekleştirilir, misal; قَاتَلَهُمْ اللهُ “Allah onları yok etti, katletti” haşa o kişilerin Allaha karşı bir müşareket içerisine giremeyecekleri aşikardır. Onlar Allaha ne yapabilir ki? Fakat Allah onlara istediği her şeyi yapar. Onlar sadece yeryüzünde bozgun çıkartıp islamı zedelemek isterler ama buna karşın Allah onlara azabını gönderir. İşte bu tek taraflı müşarekettir.